Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur… Kilim sevdadır özlemdir derttir istektir.
Kilim, havsız, atkı yüzlü ve çeşitli motiflerle dokunan bir tür döşeme yaygısıdır. Cicim, sumak ve zili kilimle genellikle karıştırılan diğer yaygı türleridir. Bu saydıklarımızın dokuma teknikleri kilimin dokuma tekniğinden farklıdır. Kilim ile aralarındaki en büyük fark ise cicim, sumak ve zilinin her iki yüzünün aynı olmamasıdır. Halı, cicim, zili, sumak türü dokumalar kirkitli dokumalardır. Bununla birlikte bazı yörelerimizdeki kilim dokumalarında da kirkit kullanıldığı görülmektedir.
EN ESKİ YAYGI KİLİM
Kilim göçebe kavimlerin kullandığı dokumaların başlıcasıdır. Kilimin halıdan ayrılan özelliği, deseninin ve yüzeyinin halıdaki gibi
çözgülerin üstüne tek tek atılan ilmiklerden ibaret olmayışıdır. Kilim, çözgü aralarında sürekli gidip gelen renkli atkı yumaklarıyla ya da mekiklerle dokunur. Kilimin yüzeyi bu sayede ince ve düz görünümünü kazanır; arka ve ön yüzü arasında fark olmaz. Dokuma tekniğinden dolayı kilim desenleri geometriktir. Bu desenler doğada var olan şekillerin dokumacı tarafından yorumlanarak kilime uyarlanması ile meydana gelirler. Bu yorumlama ve kişiselleştirme sürecine “stilize etmek” de denir. Dokumacı açısından bir tür “kendini ifade etme aracı” olarak ele alabileceğimiz bu motifler zaman içinde anlatımcı niteliklerinden uzaklaşarak belli yörelerle özdeşleşmişlerdir.
YÜN VE PAMUKTAN DOĞANLAR
Kilimin ana maddesi yün, pamuk, keçi kılı veya ipektir. Atkısı ve çözgüsü yünden olmakla birlikte atkısı yün veya çözgüsü pamuk ipliğinden yapılabilir. Kilimin desenleri arasında gidip gelen çeşitli renklerdeki atkılar diğer desenin sınırına ulaştıklarından kendi sınırındaki en son çözgü ipine dolanır. Bu aşamada atkı, dokumacının mekiği ile geri döndürülür ve bu nedenle diğer renk atkısı ile kendisi arasında dikey çizgilerden oluşan yarıklar meydana gelir. Dokuma tekniğinden kaynaklanan bu küçük yarıkların açık bırakılması veya değişik yöntemler kullanılarak kapatılmalarıyla farklı kilim çeşitleri ortaya çıkar. Bununla birlikte yarıkların boyutları 1cm’yi aşmamalıdır; aksi halde kilim kullanışlı olmaz ve dönüş yerlerini doldurmak zorlaşır. Bir başka dokuma şeklinde ise her iki renk çözgüsünün birleştiği çizgide her renk atkı diğer rengin çözgüsüne geçer ve geri dönerse yarık oluşmaz. Bu dokuma tekniğinde iki renk arasındaki dikey çizgi bir tür fermuar geçişini andırır. Anadolu’da en çok uygulanan kilim dokuma tekniğidir. Bir diğer kilim dokuma tekniğinde ise her renkteki atkılar her sırada birbiriyle kenetlenir. Bu işlem bir sonraki gidiş-gelişte de yinelenir. Zahmetli olan bu teknik kilimcilikte fazla kullanılmaz. Kilim dokuma tekniklerine son örnek, kirkitle atkıların yer yer sıkı, yer yer de gevşek bırakılmasına dayanır. Bu yöntemle kilimde eğri ve yatay kıvrımlar elde edilir. Atkıların çözgü aralarında yer yer gevşek bırakılması kilime farklı bir görünüm kazandırır. Bütün bu teknikler aynı kilimde bir arada olabildiği gibi tek bir teknik tek bir kilimde de kullanılabilir.
HALI TEZGÂHINA BENZİYOR KİLİM TEZGÂHI
Kilim tezgahları genel anlamda halı tezgahlarına benzerler. Bununla birlikte Güneydoğu illerimizde üretilen kilimler daha farklı tezgahlarda dokunurlar; bu tezgahlar alaca tezgahlarına da benzerler. Eni 150 cm, boyu 75cm ve derinliği de 100cm olan çukurlara kurulurlar. Bu tezgahlarda bulunan parçalardan bazıları yöresel isimleriyle şöyledir: Kütük, selmin, maber, halaka, ense kazığı, direzin, kücü, tarak, mekik, mitit, defe, akıldak, mıhlı vb. Alaca tezgahının kilim tezgahından farkı, kilim tezgahında dokunan bezin sertliğini ayarlayan bir taş bulunmasıdır. Bu tür bir parçanın bulunduğu tezgahlara “çekmeli tezgah” adı verilir. Bez ve benzeri kumaşlar bu tür tezgahlarda dokunur. Bu konuya başka bir meslekle ilgili yazımızda daha detaylı biçimde değineceğiz.
RENKLERDE VE MOTİFLERDE YAŞATILANLAR
Kilimlerde kullanılan renkler, motifler ve teknikler, kilimin ait olduğu ve dokunduğu yörenin geleneklerini, tarihini, kültürünü yansıtır. Genel anlamda kilimde bulunan her öğe yörenin folklorundan doğrudan etkilenir. Dolayısıyla her yörenin motif ve rengi birbirinden az veya çok farklılık gösterir ve kilimler çoğunlukla dokundukları yerin ismini taşırlar; Siirt kilimi, Isparta kilimi, Yozgat kilimi, Uşak kilimi vb. Anadolu kilimlerinde yeşil, turuncu, mavi, lacivert ve kırmızı en çok gözlemlediğimiz renklerdir. Açık renk zemin üzerinde göz alıcı özellikteki bu renkler halkımız tarafından ziyadesiyle tercih edilmektedir.
BİLİNEN EN ESKİ KİLİM XVI. YÜZYIL’A AİT
Orta Asya’da sürdürülen araştırmalarda, göçebe halde yaşayan Türklerin çeşitli kilim teknikleriyle oluşturdukları dokuma parçaları bulunmuştur. Bu bulgular Türklerin yaşamında kilimin çok eskilere dayanan bir geçmişinin olduğuna işaret etmektedir. Kilim dokumacılığının Anadolu Selçuklu döneminde de gelişmiş olduğunu görüyoruz. Ne var ki yünlü açkıların saklanması ve korunması çok zor olduğundan bu konuda yeterince eski somut bulgulara nadiren rastlanmaktadır. Bilinen en eski Anadolu kilim bulguları 16. yüzyıla aittir. Anadolu’da yaşamış olan diğer toplulukların dokuma tekniklerine Türkler kendi renk ve motiflerini de katarak geniş bir yelpaze içinde çeşitli ve değerli kilim örnekleri bırakmışlardır. 16. yüzyıl kilim örneklerindeki desen ve renkler çini, dokuma ve halılardaki renk ve motiflerle benzerlik göstermektedirler. Kilim dokumacılığının Anadolu’nun hemen hemen her yöresine yayılmış olduğunu iddia etmek yanlış olmaz. Kilimde çokça kullanılan kök boyanın yanı sıra 18. yüzyıldan itibaren sentetik boyalar da kullanılagelmiştir.
Toplumumuzda Isparta ve Siirt kilimleri akıllarda öncelikli yer etmiş kilimler olmakla birlikte bu meslek özellikle Niğde, Manisa, Bergama, Konya, Gaziantep, Malatya ve Afyon yörelerimizde de gelişmiştir. Günümüzde ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kilim tezgahı kurulmasına yönelik kullandırdığı kredilerin yanı sıra kilim kurslarının, günümüz kilimciliğinin yaşamasına önemli katkısı olduğu söylenebilir. Bu teşvikler ile birlikte kilimin yapı ve kullanım alanı itibariyle güncelliğini koruması ve gerek turistik, gerekse yurt içi talebin tükenmemesi kilimciliği günümüzün teknoloji yoğun üretim biçimleri karşısında yaşatan unsurlardır.
KİLİMCİLER ÇARŞISINA NUR YAĞAR
Atalarımız eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı.” demişler ama bu söz halı ve kilim için geçerli değildir. Çünkü halının da kilimin de eskisi çok makbuldür. Eğer bir kilimciler çarşısı olsaydı, her halde oraya gerçekten nur yağardı.
Kilim için türküler yakmıştır halkımız. Kilim dokurken söyler çoğu kilimci kalfaları bu türküleri. Genellikle şiirlerden şarkı, türkü yapılır ama bu kez türküden şiir yapmıştır şair Enver Gökçe.
Devril başımdaki kader
Dökül dilimdeki yalan
Tutuş beynimdeki kibrit
Kirtim kirt
Kirtim de kirt
Kirtim de kirtim
Kirtim kirt
Kilim dokunurken tezgâhtan çıkan sestir kirtim kirt.
Kilimcilik sanatı ölse bile kilimler şiirleriyle, türküleriyle birlikte yaşayacak, nesilden nesile kalacaktır.
Fatih Kısaparmak da türküsüyle bir kez daha ölümsüzleştirmiştir kilimi. İşte o türkü:
Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur,
Kilimin dilinden ancak anlayan okur,
Sırlarımı verdim sana sevgimi verdim.
Şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim.
Ayıptır günahtır diye kilit vurdular dilime,
Aşkı dokudum kilime anlıyor musun?
Yetinmedim türkü yaptım gayri bu canımdan bıktım
Hani senin olacaktım dinliyor musun?
Kilim kalbin aynasıdır gönül sesidir
Her nakışı bir duygunun ifadesidir
Kilim sevgiliye çağrı aşka davettir
Kimi renkler şikayettir kimi hasrettir
Ben şu gönül tezgahında kilim dokudum
Erenlerin dergahında aşkı okudum
Töremizde kilim demek ilim demek
Kilim sevdadır özlemdir derttir istektir.
Kilim dokuma ustası Hatice Yılmaz’la Kilim dokumacılığı üstüne bir söyleşi
Bu açıklamalardan sonra Antalya ilimizin Gazipaşa ilçe belediyesinde arşiv memuru olarak çalışan ve kilim dokumasında usta bir isim olan Hatice Yılmaz ile yaptığımız söyleşiye geçebiliriz.
-
Sayın Hatice Yılmaz, kilim nedir ve nasıl dokunur, anlatır mısınız?
-
Gerçek yün kilimler yılda bir kırkım yapılan koyunyününden dokunur. Kırkım yapılan yünler yıkanır, kurutulur. Elle veya yay yardımıyla elyaf haline getirilir.
-
Hemen soralım, yay nedir?
-
Yay, hallaçların kullandığı bir alettir. İlat, çirgi ve kiriş denilen üç parçadan oluşur. Kiriş, sağlam ipe benzer ve deriden yapılır.
-
Bu yünleri nasıl eğiriyorsunuz ve nasıl boyayıp dokumaya hazır hale getiriyorsunuz?
-
Renkler hususunda, nar kabuğundan saman sarısı rengi, ceviz kabuğundan koyu kahverengi, şimdi adını hatırlayamadığım çalıya benzeyen bir bitki kökünden de kırmızı boya elde ediyoruz. Yeşil rengi ise ceviz yaprağı ve koyun yünü kirinin karışımından elde ederiz. Yün boyarken tuz katmamızın nedeni boyanın uzun ömürlü olması içindir. Yün elyafını kirmanla ya da çıkrıkta bükerek ip haline getiririz. Kelepler haline getirilmiş bu ipler kök boya hazırlanmış kazanlarda boyanır. Fazla boyanın gitmesi için iyice yıkanır ve kurumaya bırakılır. Kuruyan keleplerden çift taraflı kilim dokuyacaksak küçük melikler tek taraflı dokuyacaksak da büyük melikler hazırlanır. Melik dediğimiz nesne uzunluğu yirmi santimetre kadar olan yün yumaklarıdır. Bu melikler kilim dokunurken çözgü arasından geçirilerek kilim dokumasında atkı görevini yaparlar. Kilimin çözgüsünün hazırlanışı da uzun bir uğraşıdır.
-
Kilim tezgahını biraz tarif eder misiniz?
-
Kilimlerimizi halı tezgahına benzeyen tezgahlarda dokuruz. Çulhacılık kilimlerinin atkıları ve çözgüleri tek kat ip bükümlerinden olur. Dokuma tezgahlarının çalışması buna imkan verir. Bu durumdan dolayı dokunan kilimler de ince düşer. Gaziantep yöresi kilimleri bu tür kilimlere örnektir. Bizim atkımız da çözgümüz de çift kat bükülmüş iplerden oluşur. Dokuduğumuz kilimler atkısız halılara benzer. Yukarıda da belirttiğim gibi bizim tezgahlar halı tezgahına benzer.
-
Siz kilim dokumayı nerede ve kimden öğrendiniz?
-
Bizim aile 200 yıla yakın bir süreden beri kilim dokurmuş. Ben de ilkokula giderken öğrenmiştim. Anneme yardım ederdim. Evlendikten sonra da kilim dokumayı bırakmayıp devam ettim.
-
Kilimlerinizde kullandığınız motiflerin kaynakları nelerdir?
-
Ziyadesiyle geleneksel desenlerimizden yararlanıyoruz ya da daha önce dokunan kilimlerden esinlenerek yeni desenler üretiyoruz. Aslında kilimde bulunan her bir motif, o yöre halkının geleneklerinden, yaşantısından, kısaca folklorundan bir parça yansıtır. Bizim kilimlerimizde kullandığımız motifler için de aynı şey elbette geçerlidir. Deve gözü, keklik ayağı, kaplumbağa, kelebek, yarasa veya tavşan, Gazipaşa’da kullanılan ve benim şu an aklıma gelen başlıca motif çeşitlerimizdendir. Her bir motifin taşıdığı ayrı bir anlam vardır.
-
Bir kilimi ne kadar zamanda dokursunuz?
-
3 metreye 1,5 metre ölçülerinde olan bir kilim yaklaşık 6 ayda dokunur. Yukarıda kısaca değindiğimiz kilim dokuma serüveni ise neredeyse bir yıl alır. Ne kadar emek isteyen ve zahmetli bir iş olsa da iyi saklanıp korunduğu takdirde kilim yüzyıllarca saklanabilir. Benim anlattığım gibi dokunursa bunun maddi değeri parayla ölçülemez. Kök boya ile yapılan bir kilim daha uzun bir zamanda meydana gelir; bu şekilde dokunması ise daha zahmetli bir iştir. Mevsimine göre 6 ile 12 ay sürebilir.
-
Kilimleri dokurken tekniğine, motiflerine siz mi karar verirsiniz?
-
Sipariş üzerine dokunmadığı sürece, desenine ve dokuma tekniğine biz karar veririz. Kilimler çift ve tek taraflı olmak üzere ikiye ayrılır. Çift yüzlü kilimlerde aradan çift kat atkı geçmez. Tek taraflı kilimlerin arasına dokurken çift katlı ip geçirilir. Bu işlem kilimin çözgüsü bitene kadar sürer gider. Antalya Gazipaşa’da tek yüzlü kilimlerde, deve gözü, eyer kaşı, top eyer kaşı, cınnah ve pıtrak gibi motifler kullanılmıştır. Çift yüzlü kilim motifleri de farklıdır ve yöreye göre ya da dokuyan kişinin ait olduğu kültüre göre değişir. Bu kilimlerde genellikle kuş motiflerini işlediklerini söylersem yanlış olmaz. Keklik ayağı, kaz ayağı, yarasa, kaplumbağa, yılan, ceylan ve çeşitli sürüngenler kilim nakışına isimlerini vermiş diğer unsurlardır. Tabiatta bulunan nesnelerin yanı sıra, insan yapısı çeşitli eşyaların da stilize edilerek başka motiflerin yaratıldığı görülmektedir.
-
Sayın Hatice Yılmaz şimdi can alıcı soruyu soruyorum. Dokuduğunuz kilimlere pazar buluyor musunuz?
-
Yapılanları satmamız lazım elbette. Bu zahmetli ve yorucu işin bir karşılığı olmalı. Üç çocuk okutuyoruz, kocam öğretmen, bense belediyede arşiv memuruyum. Kilim pazarlama işini beceremedim ve kilim dokumayı bıraktım. Daha önce dokuduklarımı da kıyıp satamıyorum. Torunlarıma kalsın istiyorum. Pek çok iş kolunda olduğu gibi bunu yalnızca bir hobi olarak, ekonomik bir fayda getirmeden sürdürmek zaman içinde anlamını kaybediyor.
-
Bu yörede hala kilim dokuyan var mı?
-
20 yıl önce bu dağlarda yani Toroslar’da, Yörüklerin neredeyse tamamı kilim dokumayı bilirdi. Şimdi ise kimse bu işle uğraşmıyor. Ben kilim dokumayı neden ve nasıl bıraktıysam onların nedenleri de benimkiyle aynı olsa gerek.
Bize gösterdiği kilimin renkleri ve motifleri kadar sıcak ilgisi için Hatice Hanıma teşekkür edip ayrılıyoruz.