Nereye gitti bu meslekler; yoksa düş müydü onlar?
ZEMBİL
Hasırcıların, hasırın yanı sıra ürettikleri ürünlerden biri de zembildir. Zembilin ana maddesi de hasırda olduğu gibi sazdır. Saz, bilindiği gibi bir bataklık bitkisidir. Bataklıklarda oluşan sazlıklardan elde edilir. Sürekli kendinden üreyebilen, doğal kaynaklardan beslenen, bakım ve gübreleme istemeyen doğal bir zenginliktir sazlıklar. Günümüzde sayıları küresel ısınmayla da iyice azalan bu doğal bitki topluluğu, yalnız biz insanlara doğal kaynak sağlamakla kalmaz birçok canlı türüne de ev sahipliği yapar.
Sazlıklardan ürün toplarken bu canlıların üreme mevsimlerine de çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Toplanan sazlar insanın alın teriyle birleşerek, hasır yaygı, sepet, zembil, sele, sandık, şemsiye ya da sandalye ve kürsü örtüsü gibi ürün çeşidi olarak da hizmetimize sunulurlar.
NASIL BİR ŞEYDİ O ZEMBİL
İşte bu ürün çeşidinden olan zembil de, eskiden sıkça kullanılan ve günümüzde yerini plastik ya da naylon ambalaj maddelerine, karton kutulara bırakan bir taşıma kabının adıdır. Zembil, Hasırotundan , kamıştan, sazdan örgü tekniği ile yapılır.
Zembil geniş ağızlıdır. İki yanında kulpları vardır. Saklama ve toplama işlerinin de olmazsa olmazıdır. Hasırotu aynı zamanda semerci ustalarının yaptıkları ve semerin, kürtünün, boyunduruğun içine koydukları yöresel adı “berdi” olan ottur.
Zeytin, fıstık, üzüm, çay toplanmasında kullanıldığı gibi narenciye ve sebze bahçelerinde ürünün hasadında ve gübre taşınmasında çiftçinin en önemli taşıma aracıdır zembil. İnşaatlarda kum çakıl harç taşımada da inşaatta çalışan işçilerin çok önemli gereçleri arasındadır.
HASIR
Hasır zembillerin yapıldığı malzemelerden yine örgü yöntemiyle yapılır. Hasırlar yapıldığı malzemenin cinsi ve kalınlığına göre de isimler alırlar, Mısır hasırı, Trablus hasırı, kaba hasır gibi. Hasır, eski Türk evlerinde hava geçirgenliğinden, camilerde, çadırlarda kilimin ve halının altına rutubetten ve soğuktan korunmak için yaygı olarak açılırdı.
Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun toprak damlı evlerinin tavan örtüsü olarak da çok kullanılmıştır. Hasırın örgüsünü oluşturan sazların bitkisel boyalarla boyanması yoluyla hasır daha albenili hale getirilirdi. Hasırcıların bir ürün çeşidi olan zembil ise o tarihlerde hasır imalatının yanında önemli ve aranılan bir üründü.
HASIR SÜSÜ NEYLESİN
Zembil, ürün toplamada ve diğer taşıma işlerinde kullanıldığından hasırda olduğu gibi pek süslemeye değer görülmezdi.
Osmanlı imparatorluğu döneminde özellikle 17.yüzyılda hasırcılık gelişmiş ve önemli meslekler arasında yerini almıştır. Birçok ilimizde mesleğin adıyla anılan çarşıları bunun güzel bir kanıtıdır. Hasırcılık mesleğini daha ziyade görme engellilerin yaptığı söylenir. Bu ustalara yine halk arasında hafız denir.
Hasır boydan boya gerilmiş sazların arasından bir alttan bir üstten atkı sazlarının örgü şeklinde geçirilmesiyle yapılır. Çok zahmetli bir iş koludur. Dürülerek, rulo şeklinde kaldırıldığından kullanımı çok kolaydır.
Günümüzde Kayseri’nin Develi ilçesine bağlı Sindel Höyük kasabasının Sultan Sazlığı civarında, Afyon ilimizin Yakasinek kasabası ve Taşköprü’sünde, Hatay’da, İzmir’in Tire kasabasının Boynuyoğun köyü’nde ve Selçuk kasabasının Belevi bucağında, Konya ilimizin Akşehir ve Eber gölleri civarında hasırcılığın sürdürüldüğünü not edelim.
Bununla birlikte kullanım alanı son derece daralmış olan hasırcılık ürün çeşidini de doğal olarak günün şartlarına uydurmuştur. Çanta, sofra örtüsü, şişe koruyucuları, koltuk, sandalye-kürsü örgüsü, plaj ve bahçelerde şemsiye, kamelya örtüsü, çeyiz sandıkları, çiçek sepetleri hasırcı ustalarının yaptığı işlerden bazılarıdır.
O HASIRLARIN KAMIŞLARI YARALADI ÇOCUKKEN PARMAKLARINI
Eskiden, Kahramanmaraş ilimizin adıyla anılan ovasının büyük bir bölümü bataklık idi. Burada Maraş pirinci yetiştirilirdi. Bunun yanında da o geniş sazlıklarda doğal hayatın yanı sıra kamış ve hasırotu dediğimiz hasırcılığın ana malzemesi bolca bulunurdu. Kamıştan yapılan hasır ve zembiller diğer saz cinslerine göre daha sağlam olduğundan tercih edilirdi. Hasırcıların elleri ve parmakları kamış hasırı örerken maalesef kesik kesik olurdu. Zira kamışın dilimlenen parçalarının kenarları bıçak ağzı gibi keskin olur. Eldiven kullanmak o tarihlerde mümkün olmadığından söz konusu işin ne kadar zahmetli olduğunu varın siz tahmin edin. Öyle ki parmak ve ellerinde kesik olmayan usta hemen hemen yok gibiydi.
Çocukluğumda başımdan geçen bir anımı burada paylaşmak istiyorum. Annem ve küçük teyzem Gaziantep’teki evimizin hayatında (bahçesinde) ekmek yapacaklar. Gerçekten de bizim yörede o tarihlerde birçok ev hanımı ekmeklerini kendileri yaparlardı. Gaziantep ve yöresinde eski evler bu iş için uygundu. Bütün komşular bir araya gelip, ekmek yapana yardım ederlerdi. Çamaşır yıkamak, salça yapmak, ekmek yapmak için her evin hayatında hazır ocak bulunurdu. Ekmek tahtalarında açtıkları yufkaları da ocaktan çıkan duman arasında hem dertleşip hem söyleşerek pişirirlerdi. Rüzgar bazen onlara azizlik yaparak ters eserdi Haliyle gözleri ve burunları ocağın dumanından yaşarırdı. Onların bu halini bilmeyenler topluca ağlaşıyor sanırdı. İşte böyle bir günde beni de yanı başlarında eski bir kamış hasırın üzerine koymuşlar. Ben kamış hasırın dışarı çıkan uçlarıyla oynuyormuşum. Kamışın çıkan bu parçalarını koparayım derken kamış sol elimin başparmağı ile işaret parmağımın arasını 1-2 cm. kadar kesmiş. Kesilen yerin içerisine de mikrobu kırılsın diye teyzem çorba kaşığı ile sıvı sumak ekşisi dökmüş. Tümden kaybolmak üzere olan o hasırların kamışları, çocukluğumun da parmaklarını yaralamıştı. Meslek yok olsa da bıraktığı iz, ben ölene kadar yok olmayacak.
LASTİK ZEMBİLİN DOĞUMU
Kamış hasır ve zembil imalatı gerçekten zor iştir. Bizim burada yazımızın asıl konusu, hasırcıların bir ürünü olan zembilin hasırcı ustaları tarafından değil de yemenici ustalarının bir buluşu olan kamyon lastiklerinden ürettikleri zembil imalatıdır.
Kamyon lastiğinden zembil imalatının tarihi kamyon lastiklerinin piyasaya çıkmasıyla aynı tarihe dayanır. Eski kamyon lastiklerinden zembil yapma fikri ise Kilis’li zembil ustalarının bize verdikleri bilgilere göre Kahramanmaraşlı yemenici ustalarından çıkmış.
Saz, kamış ve otlardan yapılan yüksek, geniş tabanlı, örgü şeklinde yapılan zembiller çabuk yıpranıp parçalanıyordu. Hem zahmetli hem de dayanıksız oluyorlardı.Tamiri de çok zordu. İşçiliğinin pahalı olması nedeniyle kullanıcıya da uygun gelmiyordu. İşte bu sebeplerden zembil yapımında yeni malzeme arayışına gidildi. Kahramanmaraşlı yemenici ustaları kamyon lastiğinin kauçuk ve ketenden oluşan bölümlerini keskin bıçaklarla soyarak birbirinden ayırdılar. Lastiğin keten bölümünün eninin ve çapının zembil yapımı için uygun bir malzeme olduğunu gördüler. Belli ölçülerde kesilen bu parçaları içerden dışa doğru bükerek, birleşen kenarlarını mumlu pamuk ipliği ile dikip birleştirdiler. Saplarını da kamyon lastiğinin iç tarafındaki janta değen bölümünden yaptılar. Lastik zembilin doğumu da böylece gerçekleşmiş oldu.
GERİ DÖNÜŞÜM, ÇEVRE KİRLİLİĞİNİ DE AZALTTI
Daha sonraları yaygın hale gelen bu iş “zembilcilik” adıyla yaygınlaştı. Aranılan bir araç haline geldi. Kamyon sahipleri eskiyen lastiklerini yenileriyle değiştirirken eski lastikleri onlar için gerçekten büyük sorundu. Geri dönüşümü olmayan bu eskiler, lastikçiler tarafından alınmıyordu. Alsa bile nereye koyacaklardı? Bazı kamyoncular ve tır sahipleri zorunlu olarak yanlarına aldıkları eski lastiklerini uzun yollarda boş arazilere bırakıp büyük bir çevre kirliliği yaratıyorlardı.
İşte tam burada kamyon lastiğinden zembil yapma düşüncesi hem hasırcıların hem de çevrecilerin imdadına yetişti. Bu durum hasırcıları da kurtardı çünkü hasıra, kamış ve benzeri malzemeden yapılan zembillere yukarıda da belirttiğimiz gibi dayanıksızlığından ve yaşama koşullarının değişmesinden talep azalmış işsiz kalmışlardır. Diğer taraftan bataklıkların kurutulması ile ham madde bulmakta zorlanan hasırcılar zor durumda kalmış, modern makinelerde dokunan kilim ve halılar hasır açkıların yerini aldığından bu mesleği yapanlar da yavaş yavaş toplum hayatından çıkmıştı. Lastikten zembil yapma fikri bir bakıma hasırcılığı günümüze kadar taşımış oldu.
LASTİK ZEMBİL NASIL YAPILIR?
Lastik zembil deyip geçmeyelim. Adına yaraşır deyimimizde olduğu gibi “gökten zembille inmedi” bunun malzemeleri. Bin bir uğraşla yoktan var ettiler sanki lastik zembilciler ham maddelerini.
İlk olarak eski kamyon lastikleri lastikçilerden temin edilir. Bu mesleğin ilk yıllarında, eski lastikleri atacak yer arayan lastikçiler bu malzemenin zembil yapımında kullanıldığını öğrenince de para karşılığı zembilcilere satmaya başladılar.
Lastik zembil yapımcılarının kendi imalatları olan basit bir tezgahları vardır. Yüksekliği yaklaşık olarak bir metre, eni altmış santimetre boyu da doksan santimetre olan tezgahın ahşaptan bir merdanesi bulunur. Merdanenin iki tarafında soyulan lastiğin tutturulduğu çengelleri vardır. Diğer tarafındaysa merdanenin geri dönüşünü engelleyen bir dişli bulunur. Lastik soyuldukça merdaneye sarılır. Merdane döndükçe dişlinin üzerinde çıt çıt diye ses çıkaran bir de mandalı vardır.
Lastik enlemesine et kalınlığı hesap edilerek soyulur. Lastiğin soyma işlemi döner bıçağına benzeyen kesici ağzı tırtıklı olan bir bıçakla yapılır. Kesilen yerden lastik boylamasına bir karış kadar soyulur. Soyulan lastiğin keten kısmı merdanenin çengellerine geçirilir. Boşta kalan tekerleğin diğer gövdesi aşağıya doğru bastırılarak soyma işleminde bıçağa kolaylık sağlanır. Lastiğin çevresinin tamamı soyulana kadar bu işleme devam edilir. Keten bölümü merdaneye çengellerden bağlı olduğundan merdane üzerinde sarılı olarak kalır. Zembil yapımı için gerekli olan da burasıdır.
DUR BAKALIM NELER GEÇECEK BAŞINDAN
Durun bakalım daha neler geçecek başından, o hafifsediğiniz lastik zembillerin, hayata geçirilinceye kadar.
Soyma işleminden sonra ikiye ayrılan lastiğin kauçuk bölümü lastik taban imalatı için bazı imalathanelere satılır. Bu kauçuk merdanelerde kırılır, öğütülür içerisine bazı katkı maddeleri de eklenerek sıcak preslerde kalıplanarak ayakkabı tabanı ve buna benzer imalatlarda kullanılır.Eski lastikleri yukarıda geri dönüşümü olmayan bir malzeme diye tanımlamıştık. Bir bakıma koyacak yer bulunamayan bu atık malzemeyi yeniden ekonomiye kazandıran zembilci ustaları olmuştur. Lastiğin iç tarafı ise keten bölümüdür. Zembil imalatı için gerekli olan da bu bölümdür. Merdaneden çıkarılır, boylamasına ikiye kesilir. Daha sonra zembillerin çaplarına göre parçalara ayrılır. Büyük boy zembillerden yapılacaksa bir lastikten dört tane çıkar.
Bu parçalar içten dışa doğru kıvrılarak kenarlarından çuvaldızla dikilir. Dikişlerde bal mumu ile sıvazlanmış iplik, ve uç tarafı özel biz kullanılır. Zembilin tabanı için de yine lastiğin keten bölümünden dip tarafın çapına göre kesilerek dikilir.
Dikme işinde naylon iplik kullanılmaz. Naylon iplik iğnenin arkasında bulunan ipliğe düğümlenmez. Köşker iğnelerinin arkasında her zaman iğnenin deliğinden geçirilmiş halde 10-15 cm. boyunda bir pamuk ipliği bulunur. Bu iplik ikiye ayrılır. Dikiş için kullanılacak olan bal mumlu ipliğin uçları elyaflarına ayrılır. İğnenin arkasındaki iplikle, elyafına ayrılan iplik birbirlerine sardırılarak bütünleşmeleri sağlanır. Dikiş ipliği bitince birleştirilen kısım tekrar açılarak azalan iplik parçası atılıp yenisi takılır ve dikiş bitene kadar bu işleme devam edilir.
Zembilin kulpları için de lastiğin janta gelen kalın bölümünden iki veya üç santimetrelik şeritler kesilerek, gereken boylarda zembilin kenarına çivi ile tutturulur. Kulplarda dikiş kullanılmaz. Daha sağlam olsun diye kulp takma işinde çivi kullanılır.
LASTİKTEN KUYU İPİ VE SU KOVASI
İyi bir zembil ustası bir lastikten 50- 60 metre kadar lastik şeritler çıkarabilir. Bu şeritler kuyulardan kovaya bağlanarak su çekmede kullanılır. Su çekmekte kullanılan kendir halatlar zaman içerisinde kuyunun rutubetinden dolayı çürüyüp kopabiliyordu. Bundan dolayıdır ki kendir halatların yerine ömürlük dedikleri lastik şeritler kullanılmaya başlandı.
Kuyulardaki su kovaları çinko levhalardan tenekeciler tarafından yapılırdı. Bu kovalar su çekerken bilinçsizce kuyunun içine atıldığında kuyunun kenarlarına çarparak eğilip deliniyor kullanılamaz hal alıyordu. Zembilci ustaları bu kovaların aynısını lastikten yaparak bu sorunu da çözmüş oldular.
ZEMBİL TÜRLERİ
Büyük, orta ve küçük olmak üzere üç boy zembil vardır. Kuyu kovaları bu sıralama içine dâhil değildir. Ülkemiz genelinde yalnızca Kilis ilimizde tek bir dükkanda iki usta tarafından yapılan zembilcilik büyük oranda yok olmuş bir meslektir. İşlediğimiz diğer el sanatları gibi zembilcilik de eskiden para kazandıran bir meslekti. Bahçe işlerinde makinelerin yoğun biçimde kullanılmaya başlamasıyla insan emeğine de ihtiyaç azaldı. İnsan emeğine ihtiyaç azalınca malzemelerin zembille taşınması yok olmaya yüz tuttu. İnşaatlarda çalışan işçi sayısındaki genel azalma ve inşaat işlerinde başka tür taşıma kaplarının kullanması ve ekili arazilerin imara açılması da mesleğe olan ilgiyi azaltan diğer sebeplerdendir. Öyle ki zembilcilik günümüzde artık tamamen yok olma aşamasına gelmiştir.
Kilis ilimizde yapılan zembiller başta Gaziantep olmak üzere, Adana, Mersin ve civarına satılmaktadır. Narenciye bahçelerinde, zeytin, fındık, fıstık, çay ve bağ hasatlarında dayanıklılığından dolayı hala aranılan bir malzemedir zembil.
KÖRLER ÇARŞISI NEREYE GİTTİ?
Çocukluğumda babamla gittiğimde bir çarşı çok ilgimi çekmişti Kilis’ti, adı “Körler Çarşısı”ydı. Birçok görmeyen adam önlerindeki sazlardan sepetler, zembiller, hasırlar örüyordu. Makine gibi işliyordu elleri. Gözlerim ürettikleri sepetlere, zembillere takılı kalmıştı. Ne de güzel örüyorlardı, nakış gibi…
Bir adı da “Zembilciler Çarşısı” olan o sokağı aradım son gidişimde. O zembilcileri bulup kendileriyle konuşmak istiyordum. Sordum. Bilen çıkmadı. Sanki bir düştü Körler Çarşısı. Sanki hiç olmamıştı.
Yaşlı biri, “Gel benimle kardeş,” dedi. “Seni onların son temsilcilerine götüreyim. Gittik. Orta yaşlı iki adam, köşkerler gibi ha bire lastik zembiller dikiyordu. Derdimi öğrenince acı acı güldüler. Daha yaşlıca olanı: “Eski çamlar bardak oldu ağabey,” dedi. “Ne körler kaldı, ne çarşıları. Ne o eski hasır zembiller kaldı, ne zembilciler. Zembil olarak işte şu elimizdeki şeyler var artık. “Zembilciler de biz oloruk zaar…” dedi yerel ağızla. Elindeki dikiş işlemi bitmek üzere olan lastik zembili gösteriyordu.
Otomobil dış lastiğinden zembil yapan iki kardeşti bunlar. Bir zamanlar da bu zembiller modaydı. Gelişen teknoloji hasır zembilleri öldürmekle kalmamış, eskimiş otomobil dış lastiklerinden üretilen lastik zembillerin de üzerinden silindir gibi geçmişti.
VAY BE, ŞU ATALARIMIZA BAKIN!
Lastik zembilciliğin sonunu getiren nedenlerden birisi de lastiklerde daha sağlam olsun diye keten yerine çelik tel kullanılmaya başlanmasıdır. Keten tabanlı lastiklerin piyasadan çekilmesi bu mesleğin de sonunu getirecektir.
Yaşam mücadelesi veren zembil ustaları ürün çeşidi olarak evlerde hububat saklamada ve plajlarda çocukların kum ile oynamaları için küçük çaplarda kovalar yapmaktadırlar.
Gide gide yok olan zembilcilik mesleğinden çocuklarımıza belki de sadece bu oyuncak zembiller kalacaktır. Çocuklarımız büyüdüklerinde eğer o taşıma gereciyle bir yerde tesadüfen karşılaşırlarsa hüzünle bakacaklar.
Belki de “Vay be… Atalarımız binbir emekle ile üretilmiş ne ilkel araçlar, gereçler kullanırlarmış!” diyeceklerdir.